Ana içeriğe atla

Karanlık Ay'ın annesi mi?

Yeni bir kitaba başladım. Kitabın başında Voltaire’den alıntılanan bir söz var; neşeli olmak nezaket gereğidir. Okuyunca tebessüm sadakadır dedim ve gülümsedim. 



Türkçenin Sırlarını da okuyorum yavaş yavaş. Genç değilim. Çok yaşlı da değilim. Çok okumuş da değilim. Çok renkli ya da ağdalı tabir edilecek göze çarpan, ilgi çeken bir dilim yok. Kelime hazinem de pek zengin değil. Öyle günlük birkaç kelime ile işimi görüyorum ama anladığım kelimeler kullandıklarımdan fazla. Eskiye dair olanlara kulak aşinalığım var, biraz da hem okul hem bulunduğum aile ve çevre nedeniyle dini literatüre yatkınlığım var.

Zamanla şöyle bir şey fark eder oldum. Mesela İnanç Ayar dinliyorum. Konuyu yabancı kaynaklardan derleyip kendi süzgecinden geçirerek ve steril bir dil ile yani hiç dini argüman içermeyen bir dil ile anlattığı halde çoğu zaman ben alttan alta devam eden bir ayet şerhi bir hadis açıklaması dinliyorum hissine kapılıyorum. Neden, çünkü benim zihnimde bu konuya dair oluşmuş bir zemin var. Dolayısıyla her gelen yeni bilgi o zemindeki belirli noktalar ile eşleşerek anlam buluyor. Bunun bir taassup olduğunu düşünenler olabilir. O başka bir yazının konusu olsun. Ben biraz din dilinden bahsetmek istiyorum. 

Şimdi ben yeni yetme birine tebessüm sadakadır desem ne anlar, neşeli olmak nezaket gereğidir desem ne anlar? Kendisini hangisine daha yakın hisseder? Hangisini sahiplenir? Anlaşılır olacağız diye her şeyi revize etmeli miyiz? Gerçek anlamlarından uzaklaştırılıp içi boşaltılan hatta tam aksi manaları ifade eder hale gelen dini ve kültürel ifadelerimize nasıl sahip çıkacağız? 

Peygamber efendimiz diyor ki insanın her bir eklemi için her Allah’ın günü bir sadaka vermek gerekir: İki kişinin arasını bulman, (haklarında adaletle hükmetmen) bir sadakadır. Bir kimseye bineğine binerken yardımcı olman veya yükünü hayvanına yüklemesine yardım etmen bir sadakadır. Güzel bir söz söylemek sadakadır. Namaza giderken attığın her adıma bir sadaka sevabı vardır. Gelip geçenleri rahatsız eden bir şeyi yoldan alıp atman bir sadakadır.»

Efendimiz bize sadakayı çok vermemizi telkin etmektedir. “Verecek bir şeyimiz yok Ya Rasülallah” diyenlere de “İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır” buyurmuşlardır.
Sadaka günlük jargonda, “sadaka mı veriyorsun abi bu ne” diye küçümsenen ve beğenilmeyen şeyler için kullanılır olmuş. Baştan savmak için sokaktaki dilencinin eline tutuşturulan iki kuruşa indirgenmiş. Şimdi birkaç gence tebessüm sadakadır desem bundan ne anlar acaba?  

😉😎
Şu videoda babasına durmadan soru soran çocuk gibi oldum. Karanlık Ay'ın annesi mi?

Erbain 28/40

Yorumlar