Ana içeriğe atla

Erbain'den Enneagram'a

Mızraksız İlmihal kitabında bir tip var, dava delisi Kerim. Dönüş yapıyor ve devamlı bir şeyler okuyor, öğrendiğini de hemen uygulamak derdinde. Etrafındakiler de nasıl olsa Kerim almaya hazır diye dayıyor bilgiyi hiç ara vermeden ve Kerim'in trafo patlıyor bir gün. 

Bir seyler öğrenmek, bunları sindirmek, uygulamak ve uymayanı atmak için de bir mesai gerek. Bazen dinlediğimiz bu konuşmacılar akşam eve gidince nasıl uyuyorlar diye düşünmeden edemiyorum.

Sürekli öğrenmek, aksaklıkları görmek ve sonra aynı sistemin içerisinde pek bir şeyin değişmediğini de görerek kalmaya devam etmek her babayiğidin harcı değil zira. 

Yılmadan, bıkmadan aşağı yukarı hep aynı şeyleri ilk sefer anlatıyormuş gibi coşkuyla anlatabilmek benim çok da yapabildiğim bir şey değil. Yılların birikimi ve okumaya meraklı olmam nedeniyle hizmet içi eğitimlerde anlatılan şeylerin çoğuna az çok aşina olduğumu görüyor, çalışmaya ilk başladığım zamanlarda hem uygulamaya hem de çevremdekilere aktarmaya çalıştığımı ama zaman geçtikçe bunu yapmadığımı fark ediyorum. İnsanın kurmalı bir saat gibi her gün kendini yeniden yeniden kurması gerek vesselam. 

Erbain'e başladığımdan beri neredeyse her yazının sonu Enneagram'a çıkıyor aslında. Dert yandığım, dile getirdiğim, öne çıkarttığım, anlamıyorum, aklım ermiyor falan dediğim şeylerin çoğunun benim tipimin özellikleri olduğunu fark ediyorum yazdıkça ve baştan itibaren kurguladığım şey pat diye boşa çıkıyor. "Bak buraya yazıyorum diye milyar kelimeyi ziyan eden de bendim hem de hiç sıkılmadan" diyen İbrahim Tenekeci geliyor aklıma. 

Sonra bu tipitip işler 😅😎🙈 benim işim değil deyip lâl oluyorum. Napsam acaba? Erbain bitti bitecek. İşi ehlinden (bkz: @ayse_serbay_oksuz ) öğrenip biraz da Enneagram çorbası mı yapsam? Tıp 7 elinden 😉

Erbain 35/40

Yorumlar