Ana içeriğe atla

Bu tarla benim...

Babası Salinger’ a “sana insanlara söyleyecek sözünün olduğunu düşündüren şey nedir” diyor filmin bir sahnesinde. Ailece tatile gidiyorlar, Salinger odadan dışarı çıkmadan bir şeyler yazıyor sürekli. Babası kardeşiyle ilgilenmediği için ona kızıyor ve “sana insanlara söyleyecek sözünün olduğunu düşündüren şey nedir” diyor. 

Farkındayım iki kez yazdım. Çünkü bana çok dokunmuştu bu cümle. Bu mecrada öyle nefis yazılara denk geliyorum ki onları okuyunca ben de Salinger’ın babası gibi düşünmeye başlıyorum kendi kendime. Kolum kanadım kırılacak gibi oluyor bir an sonra hemen toparlanıyorum. Bu sadece ve sadece benimle ilgili diyorum. Otunu yolmaya çalıştığım tarla, benim tarlam. Yan tarafta çoktan toprağını sürüp ekinini ekmiş, şimdi mahsulünü toplayan çiftçiden bana ne. 

Bugün entel mi olalım dantel mi? İçimizi mi dökelim, akıl mı verelim? Dinden imandan mı, psikolojiden mi, edebiyattan mı sinemadan mı, kişisel ilişkilerimizdeki çuvallamalardan mı bahsedelim? 

Ooo her mecrada da söyleyecek bir sözünüz var Ayten Hanım dediğinizi duyar gibi oldum birden 🥴😎. Yani instagram postu nedir ki, bir avuç yer, sonuç olarak konu başlıklarına bakıp da yüksek lisans tezi yazacağımızı falan düşünmüyorsunuz herhalde. Ama insan, yazdığı bir yaraya merhem olsun istiyor yine de. 

Tamamı yapılamayan bir şeyin tamamı terk edilmez demişti Hoca. Bu fıkhi bir kaidedir. Madem tam yapamadın bırak gitsin demek kesin şeytandandır. Çıtayı çok yukarlara koymak sonra da yetişemiyorum diye oturup ağlamak, falan filan… 

Düzen benim hayatımın bir parçası olamadı hiçbir zaman. Eskiden maymun iştahlı, ayran gönüllü olduğumu falan düşünürdüm. Neyse ki azıcık enneagram öğrendim de kendimi hakir görmekten vazgeçtim. 

İki gündür Van Gogh’un kardeşi Teo’ya yazdığı mektupları okuyorum. Kitabı bir öğrencinin elinde gördüm canım çekti hemen bir tadına bakayım dedim. Bir de harika bir film yapmışlar tamamı çizim. Tablolar içinde gezer gibi seyrettim. Bu bana ne kattı, anlık merakımı gidermekten başka inanın bilmiyorum. Sadece keyif. Böyle düşününce bazen kitap okumak da sigara içmek gibi bir bağımlılık mı acaba diyorum. Canım çekti bir fırt içeyim demek yerine bir sayfa okumak elbet daha zararsız ama yine Hoca demişti ki bir gün “insan kendisine de hayır demeyi bilmeli. Öncelikleri, bekleyen işleri sorumlulukları göz ardı etmemeli. 

Rabbim feraset sahibi olmayı akıllıca davranmayı, bildiklerimizle amel etmeyi nasip etsin.

Yorumlar