Ana içeriğe atla

Hayra vesile olmak

Niyet ettim Allah rızası için, sonu başı belli olan, kafa karıştırmayan bir yazı yazmaya Allahu Ekber. 
Bismillahirrahmanirrahim. 
Sallu ala seyyidina Muhammed 🥰 Muhammed'den hasıl oldu muhabbet.

İnsanlara mikrofon uzatıp keskin sorular sorarlar ya hani. Misal, kendinizi nasıl tanımlarsınız, asla yapmam dediğiniz şeyler nelerdir,  katlanamayacağınız davranışlar falan filan... Konuşmacı da çat çat cevap verir. Ben böyle sorulardan çok korkarım, hiç cevap veremem. Ne bileyim, her an her şey değişebilir. Asla olmaz dediğim şey oluverir. Bir bakmışım yapmam dediğim şeyi yapıvermişim. 

Ama şimdi bana biri gelse ve dese ki hayat mottom diyebileceğiniz bir cümle var mı? Evet, artık var: "Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir." Efendimizin bu sözünü başıma tac edindim. Bunu bilerek yapmadım. Yıllar içinde, büyüdükçe kendiliğinden oldu. Şimdi böyle yazdım diye beni 'vakıf insan' diye tabir edilen kişilerden falan sanmayın. Yaptığım bir şeyden değil fakettiğim bir şeyden bahsettiğimi unutmayın lütfen. 

Evet ne demiştik, hayra vesile olan hayrı yapan gibidir. Her zaman bir işin faili olamam, muktedir olamam, hep veremem, hep dinleyemem, hep sevemem ama bu işlerin ortasında bir katölizor olabilirim.. Tarafları buluşturan, ilgilileri tanıştıran, alınacak ile verilecek arasından bağ kuran bir köprü olabilirim. Bu her zaman radarlarınızın açık olmasını gerektirir. Kim neyle ilgileniyor, kimin neye ihtiyacı var, bu bilgi kime lazımdı gibi ekstra şeyleri hatırda tutmak şarttır. Beynimde sürekli bu işle meşgul olan bir taraf var. Arama motoru gibi çalışıyor. Karşıma çıkan her ne ise kitap, müzik, verilecek bir eşya, gidilecek yer. Sürekli anahtar kelimelerle yeni bağlantılar kuruluyor. Aaaa Mücahid bu şiiri mutlaka sever, bu kitap Ayşe'nin işine yarar bu video Sümeyye'nin ilgisini çeker, Mustafa bu etkinliğe mutlaka gitmeli falan diye diye gün içerisinde sürekli birilerine bir şeyler yolluyorum. Hatta bazen ilgisiz işlere karışıp sonradan pişman olduğum da oluyor (Geçen sabah sahilde dalgın dalgın yürüyen belediye başkanına bir öğrencinin sorununu aktarmam gibi). Bunu özellikle yapmıyorum. Yapmak istesem de yapamam.  Bence bu Allah vergisi bir şey. Bana bunu vermiş.Size ne vermiş bilmiyorum. Bu noktada Fethi Gemuhluoğlu zirve bir insan. Onun minicik de olsa bir prototipi olmak isterim. 

Tabi bazen insan bunca görmenin, bakmanın, arayışın içerisinde, kendi yanındakini göremeyebiliyor. Görse de yaptığı karşılık bulmuyor, tesir etmiyor. Mum dibine ışık vermez diye boşuna dememişler. Öyle de bir gerçek var. 

Çeyrek asırdır cüzdanımda duran iki söz var. Biri Halil Cibran'a diğeri Dostoyevski'ye alt. Cibran başka bir yazının konusu olsun. 
Karamozov kardeşlerin Ivan'ı, insanın en zor sevdiği en yakınındakidir der. Uzakta ve görmediğimiz kişilere karşı sevimli olmak, her an kişisel ilişki içinde olduğumuz birine sevimli görünmekten daha kolaydır çünkü.


Neyse efendim, iyi insanlarla karşılaşmak ve karşılaşılan iyi insan olmak dileğiyle diye bitirelim bu günkü yazımızı.






Yorumlar