Ana içeriğe atla

Sabahın büyüsü

Yedi gün olmuş akşamları telefondan uzak durmaya başlayalı. Sabah balkonda namaz kıldıktan sonra hilali farkettim. Sübhanallah, çok güzeldi. Hemen fotoğraf çektim ve alışkanlıkla fotoğrafı duruma ve hikâyeye koydum. Bunu saat sekizde interneti açıp, koyduğum kurala uyarak yapmak aklıma gelmedi. İnterneti erken açmış oldum. Bunun üzerine düşünebilirim. 


Öyle insanlar görmüşsünüzdür. Sigar içer ama isterse bir hafta, bir ay içmez. Ne bileyim arkadaşlarla buluşur ortama dahil olmak için bir tane yakar belki. İpin ucu elindedir yani. Kendisi ipin ucunda olmaz hiçbir zaman. Bu bir irade terbiyesi midir? İsteyen herkes bunu yapabilir mi? Yoksa bunu hiç yapamayacak ve o nedenle bu işlerin etrafında hiç dolanmaması gereken kişiler var mıdır? Duramadığımızı ne zaman fark ederiz? Bağımlılığa giden yolda irademizi nasıl kuvvetlendirebiliriz? İnternet benim sigaram olmuş. Niyet ettim ipin ucunu tutmaya.



Sokma akıl sekiz adım gider diye bir söz var. Başkasının aklıyla bir yere kadar gidiyor insan. Hızlı gitmek için başkalarının verdiği akılları alıp koşuyoruz ama dokuzuncu adımı atmak mümkün olmuyor. Kendi küçük adımlarımızın daha kıymetli olduğunu idrak ediyorum bu günlerde. Evet okumak, evet dinlemek, evet örnek almak ama bunların hepsini harmanlayıp kendine uygun bir yol bulmak ve değişimin yavaşlığına dayanabilmek. 

Ben kendime hep ucu açık sınırsız hedefler koymuşum; her gün şunu yapacağım... Hayır her gün onu yapman mümkün değil, şart da değil. Niye kendini hem yoruyor hem üzüyorsun. Arkasından yine bir şeyleri yarım bırakmış olma hissi geliyor zaten ve yılgınlık. Buna gerek yok ki. Peygamber Efendimiz (sav) doğrusu hayvanını yorup güçsüz bırakan ne bir yol kateder ne de bir binek bırakır (yol alamaz ve bineğini yok eder) demiş. 

Sanki her şeyi yanlış anlamışım. 
Sanki her şeyi yanlış anlatmışlar.

Yorumlar