Ana içeriğe atla

Öteki

Ben hiç öteki olmadım. Evet başörtüm nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldım ama bunu insan bazında bireysel olarak bana yönelten olmadı. Resmi kurumlara gittikçe tosladım, bu duvara. Çevrem aşağı yukarı benim gibiydi. Ayrımcılığı direk aile içerisinde yaşayan ve evin ötekisi olan insanlar da vardı (bkz Yalnız Değilsiniz filmi).


Yaşadığım ilçe, çocukluğumda ağırlıklı olarak Boşnak, Manav, Laz ve az sayıda Macırdan (Muhacir) oluşuyordu. 'Kurbanda yedi hisseye Lazlar girer" diye bir söz varmış mesela :) şimdi komik geliyor gülüyorum ama bu bir hakaret aslında. Söyleyen kişiler küçükbaş hayvan kesen ve mekana daha önce gelmiş olan Boşnaklar. 

Çocukluğa dair en geriye gittiğimde karşılaştığım bir olgu ise Yozgatlılık. Hatırladığım ilk öteki, ilk hor görülen, daha da ileri gideceğim hatta iğrenilen kişiler Yozgatlılardı. Aaa bilmem kim var ya Yozgatlı ama çok temiz, çok şöyle, çok böyle diye yaldızını kazıyınca altından başka şeyler çıkan iltifat cümleleri var zihnimde.

Sonra aradan yıllar geçti. Büyüdüm. İnsan hikayelerini merak eder oldum. Okuyorum dinliyorum, seyrediyorum ve ortaya bir şeyler koymuş kendinden övgü ile söz edilen kişi Yozgatlı çıkarsa şaşırıyorum. Sonra buna şaşırdığım için bir daha şaşırıyorum. "Kendimi sobeledim" der İnanç Ayar. Habire sobeliyorum kendimi aaa o da Yozgatlı aaa bu da Yozgatlı bak sen hem de ne güzel işler yapmış.

Hoca'nın En Güzel Kıssa kitabını okumaya başladım. Hiç bir şeye kızmayan, üzülmeyen, öfkelenmeyen insan olmak değil duyguları yerli yerince kullanmaktır tavsiye edilen. Huneyn Gazvesi'nden sonra ganimet mevzusu sıkıntı olmuş ve Ensar, Peygamber Efendimize bir şeyler söylemiş. Efendimiz o kadar çok kızmış ki alnındaki damarların kabardığı görülmüş. Sonra kendine Musa'ya kavmi bundan daha ağırını söylemişti de o sabretmişti, demiş sakinleşmiş. 

Kıssalar hayatın içerisinde bize yol gösteren haritalardır. Bizden önce bu yollardan geçen ve ayağı kaymadan menzile ulaşanların örneklikleridir. Başkalarına peygamberler tarihini anlatmaktan çok kendimize ilkelerimize göre yaşamamız gerektiğini hatırlatmak içindir. Dünyadaki meselemiz nefsi öldürmek değil onu kontrol altına almaktır, diyor Hoca.

Ramazanda çarşıda bir tartışmanın tam ortasında kaldığımda kendimi Ku Klux Klan üyelerinin arasına düşmüş gibi hissettim. Ayıpladığımız Amerikalıların minik bir prototipi gibiydik. Siyahlar bu mekâna giremez. Bir taraf beyaz tenli uzun boylu heybetli, muktedir ve çoğunluğu temsil ediyor. Diğer taraf kısa boylu kavruk tenli, zayıf ve mekana sonradan gelmiş. Konu zahirde Ramazan günü çarşısı ortasında sigara içmek gibi görünse de aslında gelinen nokta bu yabancılık ile ilgiliydi. Orada sigara içen esnafın kendi çocukları olsa bu noktaya gelinmezdi. Beyaz tenli abimizin içinden taşan şey sizin burada ne işiniz var tepkisiydi. 

Yakup Kadri ve Albert Camus ne yazmış bilmiyorum. Hepimiz bir yerin yabancısıyız. Bunlar hiç olmasa demek biraz insanı tanımamak biraz da hayata Polyanna gibi bakmak. Öteki hep olmuş ve olacak. Asıl mesele bizim tepkimiz. Kendimizi sobeleyip hızla zihinsel defolarımızı tamir etmeliyiz. 


Her zamanki gibi tümevarımdayım. Tümdengelmeye tipim müsait değil. Benim işim semptomlarla. Daha derinlikli tespitleri için tip 5'leri sahneye alabiliriz.

Erbain 37/40

Yorumlar