Ana içeriğe atla

Rıhle-18

Bu televizyonlardaki Kabe görüntülerine çok şaşırıyorum artık. Çünkü benim karşımdaki Kâbe ekranlarda tepeden çekilmiş hali ile kocaman görünen, dünya kadar insanı içine sığdıran Kâbe değil. 


Minicik bir bahçesi var. Kendi kapının önünde oturur gibi oturuyorsun içinde uyuyorsun, ağlıyorsun, acıkınca yemek yiyorsun. Ana rahmi gibi canlı sanki. Geleni alıyor. Allah'ın Rahim sıfatına koştukça kullar, Kabe'nin bahçesi doğumu yaklaşan kadın gibi büyüdükçe büyüyor. 

Ruhlarımız Arafat'ta yaratılmış. Siz ruhunuz ile bedeninizi birleştirmeye geldiniz buraya dedi rehber. Bir hokus pokus ile acayip şeylerin olacağını falan düşünmeyin. Bilmiyorum belki öyle olanlar oluyordur. Benim için olmadı.

Eğer simgesel olarak yapılan şeylerin arka planını, çıkış noktasını bilmiyorsak ve siyer hakkında klasik tarih sıralamasının dışından detaylı bilgimiz yoksa, kafamız zamanın getirisi ile kaçınılmaz olarak hem seküler hem realistse burada ne olduğunu anlamamız ve buradan bir değer üreterek çıkmamız zor. 

Dümdüz baktığında görünen şey ortada siyah bir küp, kafanı kaldırdığında sana bakan inşaatlar, makinaların sesi, her renkten insan, hiç kesilmeyen sesler, tavaf, say. Bir sürü insanla bedensel temas.

Tabii şöyle bir şey de var. Teyzem köyünden kalkmış gelmiş ne siyer bilir ne Hz. Hacer ama onun imanı bizimki gibi değildir. Bu bilinmezlikler onun buradaki ibadetine halel getirmez. 

O kocakarı imanı dediğimiz şey ile ve içi tam anlamı ile mutmain bir şekilde kendinden isteneni yapar. 

Sen şayet biraz bir şey bildiğini sanıyorsan vay ki vay. Kafandaki ikircikli hâl ile dolanıp durursun. Çok uzun bir yol vardır önünde yürünecek ama zaten bu yolu yürümek için gelmedik mi dünyaya?

Haydi bakalım tabana kuvvet. 
Kaldır sağ elini.
Bismillahi Allahu Ekber.

Yorumlar