Ana içeriğe atla

Rıhle-16

Mekke'ye Giden 


Medine şimdiden hayal oldu. 

Gün ağarmaya başlayınca mescidin kapatılan şemsiyelerine her defasında Peygamberin şakku'l kamer hadisesine şahit oluyormuş gibi 🙂 bakan insanları bir daha görebilecek miyim bilmiyorum.

Umrede mümkün mertebe bir şey okumadan kendimi dinleyip içime ne geldi ise onu söylemeye çalışıyorum. İçime çok güvendiğimden falan değil bu. İçimin sahibi bir şeyler ilham eder diye beklediğimden.

Medine'den ayrılıp hicret yolunu tekrar geçerek Zulhuleyfe mikat yerine vardık. Neden buradayım neyi aramaya geldim, neye niyet etmeliyim diye düşünürken Ali Ulvi Kurucu'nun hatıratında geçen bir bölümü hatırladım.

Cumhuriyetin ilk dönemleri. Ailenin fertleri içerisinde hafız çok. Dede Hacı Veyis Efendi bir gün torunu Ali'nin gittiği okulun yanından geçerken şöyle bir ortama bakar ve eyvah der, hafızlık bizim soyumuzdan bu kadar çabuk mu kesilecekti? Gidişat onu korkutur ve hemen bir hal çaresi aramaya koyulur. Sonunda ailesini alıp Hicaz'a göç etmeye karar verir.

Dedim Rabbim galiba ben de neslin selametini istemek için geldim. Elbette öncelikle kendi günahlarımın affı ve istikametimin doğruluğu için buradayım ama aynı zamanda İbrahim as. gibi, Hacı Veyiszade gibi hem kendi evladım hem de çalıştığım kurumda temas ettiğimiz öğrenciler ve tüm evlatlar adına, onların dosdoğru namaz kılanlardan olması adına sana yalvarmaya geldim.

Kalbimin telini en çok onlar titretiyor. Kabe'ye karşı oturuyorum. Yanda bir delikanlı ailesine su getirmiş. Hiç bir yeri bilmiyorum henüz, suyu nereden aldın ben de gideyim dedim, ben getireyim dedi fırladı. Zaten hep ağlamaklıyız. Biz üç kişiyiz, baktım elinde üç tane su ile geliyor. Ah bir de üç tane almış dedim, coştum iyice.


Şimdi biz evlerde çocukları ekrandan kaldıramıyoruz ya çoğu zaman, bir şey istesen duyan olmuyor. Rabbim lütfen onlar da böyle, bakınca hemen neyin ne olduğunu gören, hayırda yarışan, ne yapsam da Allah'ın rızasını kazansam diye fırsat kollayan gençlerden olsunlar inşallah.

Yorumlar