Ana içeriğe atla

Rıhle-10

Bugün cuma. Biraz heyecan yaptım. Hâlâ bavulları vermediler. İnsan bir an önce eşyasını bir yerine yerleştirsin istiyor. Sevgili belediyemizin amblemini bekliyoruz. Bunu deyince şikayet etmiş olur muyum?

  :)

İnstagramda karşıma sakın umreden gelince bir şeylerden şikayet etmeyin videoları çıkıyor.

:)

Az önce eşim pazardan geldi bir şey dedi ben de bir içimden şikayet eder gibi oldum. Burada şikayet eden orada da eder oh hooo Ayten hanım işin var dedim bir kendime geldim. 



Umreye gideceğim yine yama işleriyle uğraşıyorum yaaa 🙈 neden çünkü taaaa eskiden bir yerde okumuştum. Engin Noyan da anlatmış olabilir. Kitap fuarına her sene aynı kıyafetle geliyordu. Hz. Aişe'nin biz kıyafetlerimizi kullanılamaz hâle gelene kadar atmazdık, değiştirmezdik dediğini biliyorum. Yamaya devam yani. 

Belki bunlarla uğraştığım için umre nasip olmuştur. Ay böyle demek kibir midir acaba? Bir de ahammül etmeye çalıştığım şeyler var, hiç sevmediğim ama geçim olsun diye sineye çektiğim, sesimi çıkartmadığım. Rabbim bunlara karşılık bir nefeslenme, yenilenme, dayanma diye mi çağırdı beni acaba diyorum ama sonra böyle düşündüğüm için korkuyorum. Kibir olursa diye. Olanları kendimden bilmiş mi olurum böyle deyince. Rabbim beni affet bilmiyorum cahilim, öyle konuşup duruyorum işte yaa...

Mesnevî'de bir Musa as ve çoban hikayesi vardır. O geldi aklıma.

Hz. Musa bir gün dağlarda dolanırken Allah’a dua eden bir çobana rastlar. Çoban kendini duaya o kadar kaptırmıştır ki bu içten hali Hz.Musa’nın dikkatini çeker.

Çobana yaklaşır ve duasını dinlemeye başlar ama bir de ne duysun! Çoban: ‘Allah’ım! Seni ne kadar severim bir bilsen, senin için sürümdeki en yağlı koyunu keseyim. Sen iste koyun kavurması yapayım. Sen dile ayaklarını yıkayım, kulaklarını temizleyip, bitlerini ayıklayayım. Ben sana çok hayranım.’ diyor ve Allah’a olan aşkını kendine has o saf üslupla dile getiriyormuş.

Hz.Musa çobanın bu duasını duyunca köpürür ve onun haddini aştığını düşünerek: ‘Seni cahil adam! Hiç böyle bir dua olur mu? Allah’ın ayakları mı var? Sen kafir oldun! Hemen tövbe et!’ diyerek azarlar. Adam bu sözler karşısında adeta yerin dibine girmiştir ama peygamber haksız olacak değildir ya! Son derece mahcup ve mahzun bir edayla tövbe eder.

O akşam Hz.Musa Rabbinden bir ses işitir. Allah: ‘Ey Musa! Sen buluşturmaya mı geldin ayırmaya mı? Şu garip çobanı azarladın. Oysa biz ondan razıydık. O inancında samimi idi. Biz kelimelere bakmayız, niyete bakarız! Kelimelere bakacak olsaydık yeryüzünde insan kalmazdı!..’ diye ihtar eder peygamberini. Hz.Musa anlar yaptığı hatayı ve hemen ertesi gün çobanı bulmaya gider. Onu bulduğunda sırtını okşar ve: ‘Ey dost, ben hatalıyım, beni affet. Sen en iyisi bildiğin gibi dua et. Çünkü böylesi Allah katında daha kıymetlidir!’ der.

Yorumlar