Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rıhle-12

Bugün 29 Eylül cuma. Medine'de ikinci gün. Çarşamba günü saat 3'te evden çıktık. Çok ayrıntılar var üzerine yazılacak ama yazmak zor. Son durumu anlatayım belki sonra başka şeyler de yazarım. İki gündür Ravza'da değişik Müslümanlarla karşılaşıyoruz. Hep duyduğumuz ve ezbere anlattığımız bilgiler dan dan suratımıza çarpıyor. Yoksul, düşkün, yol yordam bilmeyen çok insan var. Yanlış şeyler söylemek değil niyetim umarım lafı toparlayabilirim.  Peygamber Efendimizin Allah'ın yardımıyla çok zor bir işi başardığını biliyoruz elbet ama bunu gözle görüyorsun burada. Bu adamlarla bu coğrafyada saadet asrını inşaa etmek. Bu çapulcuları yanından gönder biz o zaman senin davana sahip çıkar senin peşinden geliriz diyen müşrikleri oturduğumuz yerden kınamak kolay. Ben lisedeyken sınıfımızda aykırı bir tip vardı. Yani o zaman öyle bakıyorduk ona. Bizim kafa biraz daha düz ve itaatkar çalışıyordu. Bir gün ben o zamanda yaşasam Hz. Muhammed'in peygamber olduğuna inanır m

Rıhle-11

Kaygı seviyem artınca durmadan iş yapmaya başlıyorum. Yorulunca da iyice çekilmez oluyor her şey. Kendime dur demeliyim.  Bavullar bugün verilir artık her şeyi koyup kapatıp otururum dedim. Olmadı taa pazartesiye kaldı.  Yama yapmak kesmedi. Pazardan fasulye aldım, kışlık. Çok değil birer kilo. Dokuz öğünlük olur. Gerçi benden başka fasulye yiyen çıkmaz evde.  Kâbe'de evdekilerin yeme alışkanlıkları ile ilgili dua etsem ayıp mı olur acaba? Koca koca meseleler varken bunu mu anacağım. Hayatımdaki en koca mesele yemek. Pehhh.  Aklıma bir sürü şey geldi bunu düşününce. İlk gelen,  "Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin." Burada başkasına yönelmemek iradesinin yanında aynı zamanda küçük büyük ne ihtiyacınız varsa isteyin anlamı da var.  Ben de elbet yemekle ilgili bir şey isteyebilirim. Rahat olayım.  İkinci gelen:  "Kim, Allah'ın dinini dert edinirse, Allah-u Teâlâ da o kişinin dertl

Rıhle-10

Bugün cuma. Biraz heyecan yaptım. Hâlâ bavulları vermediler. İnsan bir an önce eşyasını bir yerine yerleştirsin istiyor. Sevgili belediyemizin amblemini bekliyoruz. Bunu deyince şikayet etmiş olur muyum?   :) İnstagramda karşıma sakın umreden gelince bir şeylerden şikayet etmeyin videoları çıkıyor. :) Az önce eşim pazardan geldi bir şey dedi ben de bir içimden şikayet eder gibi oldum. Burada şikayet eden orada da eder oh hooo Ayten hanım işin var dedim bir kendime geldim.  Umreye gideceğim yine yama işleriyle uğraşıyorum yaaa 🙈 neden çünkü taaaa eskiden bir yerde okumuştum. Engin Noyan da anlatmış olabilir. Kitap fuarına her sene aynı kıyafetle geliyordu. Hz. Aişe'nin biz kıyafetlerimizi kullanılamaz hâle gelene kadar atmazdık, değiştirmezdik dediğini biliyorum. Yamaya devam yani.  Belki bunlarla uğraştığım için umre nasip olmuştur. Ay böyle demek kibir midir acaba? Bir de ahammül etmeye çalıştığım şeyler var, hiç sevmediğim ama geçim olsun diye sineye çektiğim, sesimi

Rıhle-9

Eveeettt gelelim ilmihal bilgilerine. Küçük şeytanlardan büyük şeytanlardan falan söz ettik ama umrede şeytan taşlama yokmuş. O işi nasip olursa hacda yapacağız. Umrede tavaf ve say var. Şeytan taşlama, kurban, Arafat ve Müzdelife vakfeleri hac görevini ifa ederken yapılacak şeyler.  Haftaya bugün yolcuyuz inşallah. Sabah ablam heyecanlı mısın dedi yok dedim ama şimdi takvime bakınca bir kalbim hızlandı. Anne olduğumdan beri ilk defa evden bu kadar uzağa gidecek ve ilk defa bu kadar uzun süre yalnız olacağım. Hepimiz için "summessebile yesserah". 

Rıhle-8

Behiç Ak'ın Ben Ne Zaman Doğdum diye bir kitabı var. Kitabın kahramanı Memo etrafındaki insanlara ben ne zaman doğdum diye sorar. Herkes değişik bir cevap verir. Babaannesi masadaki dantel örtüyü gösterip ikinci sıradaki şu motifi ördüğüm zaman doğdun, der. Abisi odanın kapısındaki bir çizgiyi gösterip boyum şu çizgiyi aştığı zaman doğdun, der. Şişman bir amcası vardır. Belindeki kemeri tutup, ben kemerin şu deliğini kullanırken doğdun, der. Böyle böyle mahalleyi dolaşır ve herkesten değişik bir doğum zamanı işitir. Umreye gideceğim netleşince ben de yavaştan etrafımdakilere sormaya başladım. Nasıl gittin, nasıl geldin, neler oldu, şuna dikkat et, onu yap, bunu yapma diyeceğin bir şey var mı diye. Bazıları hiç sormadan anlattı. Aynı Memo'ya gelen cevaplar gibi hiç birbirine benzemeyen şeyler duyuyorum. Herkes fili tuttuğu yerden tarif ediyor.  Onları birleştirip file ulaşmak da bana düşen pay.  Filin pıt pıt atan kalbinden bahsetti, aynı karna mukim olduğum kişi. İç

Rıhle-7

Bir yere ilk kez giderken insan biraz ürkek oluyor elbet. Sonra sonra yollar daha bir tanıdık, mekanlar daha bir güvenilir hâle geliyor. Olabilecek şeyleri aşağı yukarı biliyorsun.  Orhan Veli'nin Gemliğe doğru denizi göreceksin, sakın şaşırma demesi gibi her köşesini bilecek kadar aşina oluyorsun gidilen yere. O sokaktan geçtiğinde karşına bu çıkacak, mescidin şu köşesi dinlemek için daha elverişli, günün şu saatinde gitmek daha makbul, yemeği şurada yedik, bu esnafın tavrını beğendim vb. Bir yere dair böyle cümleler kurabilmek nasıl da güzel. Umre toplantısında rehber mutlaka yanınıza güneş gözlüğü alın çünkü mermerler insanın gözünü alıyor dedi. Bu denizi göreceksin şaşırma diyen şairin sözü gibi geldi bana. Bazıları namaz kılarken ille de omzunu size değdirmeye çalışacak yadırgamayın dedi. Tabi ki de yapmam diyorum içimden ama ne malum oradaki şeytanlar kocamaaannn deyorlar :) Hacdan önce umreye gidebileceğim için sevinçliyim ve sonra ailemle birlikte de gidebilirim

Rıhle-6

Günler birden hızlandı. Toplantılar, eğitimler, yolculuklar, deneme sınavları... Umreye gidecek kişiler için bir tanıtım programı düzenlediler. Oldukça duygusaldı ve içim rahatladı. Rehberi çok beğendim. Ağzımın en ücra köşesinde, çenenin bağlantı yerinde aft çıktı. Üç dört gündür yemek, içmek, konuşmak her şey sorun hâline geldi. Birden hayatın tadı kaçtı.  "Bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir" demiş Yahya Kemal  Ağrı iyice artınca dişlerimden şüphe eder oldum, doktor müsait değildi gidemedim. Gece resmen kafatasım zonklamaya başladı. Ağrı nedeniyle elimi kafama dokundurduğumda arka en üst noktada bir düzleşme ya da çökme gibi bir şekil değişikliği olduğunu farkettim ve vasiyetimi yazmaya karar verdim :( İnsanın psikojisi ne çabuk değişiyor Ya Rabbim. Neyse eczaneden aldığım hayatımın ilk kortizonlu ilacını afta sürdüm ve sanki ağzımda çamur varmış ve bir yanı da felç olmuş gibi uyumaya çalıştım.  Hastalık çok zor bir şey. Kendimi çok güçsüz, kuvvetsiz, aciz hi

Rıhle-5

Belirlenmiş bir tarihe doğru yol alırken normali sürdürmek.  Hem gidişe hazırlanmak hem var olan işleri devam ettirmek. Ölüm tarihimizin belli olmaması bizi diri tutuyor sanırım yoksa yaşamak çok zor olurdu. Umreden habersizce artık namaz vaktinin geçe gelmesi sebebiyle bir aydır sabah namazdan sonra yatmıyorum ama gündüz hep bir uyuyasım var. Ravza'da ve Beytullah'ta kaylule yapmayı planlıyorum :)))  Elbette bir ibadet boyutu var o ayrı ama bir yandan vahyin geldiği mekanlarda yürümek, uyumak, yemek yemek, nefes almak, yaşamak yani. Uzun uzun etrafa bakmak âlemi İslam'ın çeşitliliğini görmek.  Kurumun gezileri oluyor bazen, gidiyoruz, koştur koştur bir hal. Şöyle bir köşeye çekilmek, sessizce etrafı izlemek, çay içmek, durmak, mekânın ruhunun bize sirayet etmesinin beklemek için vakit olmuyor nedense. Hani yerliler biraz yol alınca ruhumuz geride kaldı diye durup beklermiş ya onun gibi bir şey. Ben de durup ruhumun gelmesini beklemek istiyorum.  Muhammed Esed M

Rıhle-4

Haber gelince önce dedim her şeyi okumalıyım. Mekke'ye Giden Yol, Kâbe ile Konuşan Adam, Ali Şeriati ve İslamoğlu'nun hac kitapları, Talha Uğurluer'in resimli Mekke Medine kitabı, Peygamber Efendimizi anlatan Tanıyan Sever kitabı, Keşkül dergisi Hac özel sayısı falan liste uzar gider.  Sonra dedim hiç bir şey okumayayım. Hiç bir şey bilmeden ve sanki bir ümmi olarak gideyim. Hatta Kâbe görsellerine bile bakmayayım gidene kadar. Bir nevi perhiz. Bu zamanın getirisi olarak daha gitmeden her şeyi görmüş olmak hayretimizi azaltıyor mu acaba? Eskilerin Kâbeyi ilk görüşü ile bizim ilk görüşümüz arasında dağlar kadar fark var muhtemelen. Ve onların günler süren yolculukları. Yol üzerinde uğradıkları mekanların adım adım kendilerini varılacak menzile hazırlaması.  Fatma Bayram hocadan duymuştum ona da bir hocası söylemiş. Bu eski zaman camilerinin bahçesinin geniş olmasının bir sebebi de içeriye varana kadar yürüdükçe o yol üzerinde kişinin kendisini namaza hazırlamaya

Rıhle-3

Yıllardır havalar iyicene ısınınca saçımı kesiyorum. Senede bir kesim. Erkeklerin işi ne zor yaaa sürekli berabere gitmeleri gerekiyor. Gerçi sürekli kuaföre giden kadınlar da var. Neyse konumuz bu değil. Geçen yaz ayağım kırıktı, evdeydim, saçımı kesme ihtiyacı hissetmedim. Aklıma gelmedi. Yaz bitince yıllık ritüelimi yerine getirmediğimi farkettim. Bu sene yazın başında havalar ısınır ısınmaz iyice uzayan saçımı kestim. Çok şükür yine uzadı tabiki. Annem tırnak cefadan saç sefadan uzar, derdi. 🙈 sürekli sefada mıyım neyyy? Saçı kestim bir keseye koydum ve bunu umreye giderken bavula koyayım orada bir yere gömeyim, ben dönsem de benden bir parça orada kalsın dedim. Ama nasıl ciddiyim acayip bir fikir buldum diye. Kendime bir ayrıcalık atfedeceğim ya. Hay kör ve cahil nefis 😅 saflığın bu kadarı. Zaten herkesin saçı orada kalıyor çünkü ihramdan çıkmak için saç kesiliyor. Bu aklıma gelince kendimi sobeleyip aptallığıma çok güldüm. Allah'tan bu antika fikrimi kimseye anlatmadım 😉 a

Rıhle-2

İnsan bir şeyi istiyor, istiyor olmuyor. Sonra bambaşka bir zamanda oluyor. Sanki haydi bakalım görelim gerçekten mi istiyordun yoksa geçici bir heves miydi, der gibi. Yol hazırlığı yapmaya başlamak için zihnen hazırlanmam gerekiyor ve sanırım yazmak bunun en iyi yolu. Baktım kendime ve gerçekten geçici bir heves olmasından korktum haber gelince. Yaşamak noktasında çok coşkulu gibi dursam da sevinç ve üzüntüde itidalli biriyim sanırım. Çılgınlar gibi sevinmek, kahrolana kadar üzülmek benlik değil sanki. Belki yaş ilerledikçe ve sen ne yaparsan yap bir şeylerin gelip gittiğini gördükçe olanı seyretme kabiliyeti gelişiyordur insanda. Bakmak ve anlamaya çalışmak, neler oldu, neler oluyor, neler olacak? Tam da bu kafadayım haberi aldığımdan beri. Şimdi bende neler olacak? Biraz korkuyorum da. Bilinmezlik korkutuyor beni.  Rabbim sen beni gittiğimden daha iyi bir hâl ile geri döndür lütfen.

Rıhle-1

Maddi durumu olmayıp parası ile hacca gidemeyecek olanlar bir yol arardı kendine. Mekke'ye giden bir yol.  Para olmayınca gitmesi de bir gereklilik değildi aslında ama ateş düşünce gönüle, dur durabilirsen Ali Cabbar :)  Görevli olarak gidenler, kasap ve şoförler. Bir de hocalar.  Umre denen şeyin varlığından haberdar değildim zaten çocukken. Hacdan gelen zemzemin tadı da şimdiki gibi değildi. Giden azdı, getirilen malzeme de az ve kıymetli. Üstü işlemeli bakır su bardağı, içinde hac görüntülerinin olduğu minik film makinaları, birbirine bağlı yedi halka şeklinde gümüş bilezikler, ipe dizili inciler, Kabe resimli kırmızı halı seccade, ezan okuyan saatler, sürme, hurma, misvak ve hacı misi.  Babam rahmetli ne parasını denkleştirip hacca gidebilirdi, ne kasaptı ne de şoför.  Eskiler ne güzel söylemiş nasipse gelir Çin'den Yemen'den nasip değilse ne gelir elden. Babamın nasibi de hiç akılda olmayan bir yerlerden ve elbette ki kendisinin de gayret etmesiyle geliverd