Ana içeriğe atla

Velespit

Çocukken hiç bisikletim olmadı, sadece babamın dükkanına tamir için gelen üç tekerlekli bisikletlere binmişliğim var bir kaç kez. İlkokul bitince başımı örttüm ve İmam Hatip Lisesine başladım. Elime geçen her şeyi okurdum. Bir yerde Mevdudi'nin eşinin bisiklete bindiği bilgisine denk geldim. O bilgi yıllarca kafamda öylece durdu. Aslında içimde bir heves, istek, arzu falan yoktu. Sonra büyüdüm evlendim, otuz beş yaşımda iken bir oğlum oldu. Oğlan dört yaşına gelip ufaktan bisiklete alışınca, ben niye binmiyorum ki dedim. Bisiklet alacak para zaten yoktu da binmeyi öğrenip öğrenemeyeceğim de belli değildi. Odunlukta amca kızlarının küçücük bir bisikleti vardı. Her akşam yatmadan yan binadaki hasta anneme bakmam gerekirdi. Bu sakin iş için evden çıkıp kan ter içinde eve gelmeye başladım. Ayaklarım iki büklüm oluyordu ama olsun, en azından yere yakındım. Yine de düştüm ve dizlerim soyuldu. Tam keşke büyük bir bisiklet bulsam diye düşündüğüm günlerde ikinci el mobilya satan dükkanda 150 tl'ye kullanılmış bir bisiklet gördüm. Eşime söyledim sağ olsun kırmadı beni. Artık bir bisikletim vardı. Küçük bir ilçede oturuyorum ve yaklaşık on yıl öncesinden bahsediyorum. Ben sokakta bisiklete binen bir kadın gördüğümü hatırlamıyorum hele ki başı örtülü bir kadın asla. İlk zamanlar arkamdan övgü ile el şaklatan da oldu, kadına bak bisiklete binmiş diye kınayan da. Kırk yaşıma bisikletle girdim. Yaz kış, yağmur çamur demeden her yere bisikletle gidiyorum. Bazen yolda telefonum çalıyor açıp "araç kullanıyorum trafikteyim' diyorum. Bisikletin hayatıma renk kattığı doğrudur, hem de mor renk.

Yorumlar