Ana içeriğe atla

Biz

Yeni bir kitaba başladım. Bir şeyler söylemek için çok erken ama yine de hemen bir alıntı yapasım geldi. Yazar memleketinden sekiz yaşında çıkmış ve otuz üç yıl aradan sonra endişeli ve kararsız bir halde havaalanında kalkacak uçağı bekliyor. Bu dönüşün yıllardır geliştirmek için büyük çaba harcadığı; “sevdiği yerlerden ve insanlardan uzakta yaşama becerisini” elinden alacağını düşünüp korkuyor. Ayrıldıkları yere hiç dönmeyen sanatçılar olduğu gibi “memleketinden asla ayrılmamalısın, ayrılırsan kaynakla olan bağın kopar. Cansız bir ağaç kovuğu gibi kalırsın; dışın sert, için boş” diyenlerin de olduğunu biliyor. Bu kısım bana Doğan Cüceloğlu’nun Var mısın kitabında kendisine yöneltilen üniversiteyi dışarıda okumak iyi bir karar mıdır sorusuna verdiği cevabı hatırlattı. Hoca şöyle diyor: Yüksek lisans döneminde yurt dışına gitmek daha iyidir. Eğer bir genç liseden sonra Amerika’ya giderse Türkiye’deki ergenliği, mücadelesi, acısı, aşkı, müziklerle boğuşması, arkadaşlarla hergelelikler yapması, şakalaşması eksik kalacak. O zaman o içindeki bizi keşfetme konusunda bir aksaklık olacak, süreç tamamlanamayacak. Lisansı Türkiye’de oku, yüksek lisans için dışarı git ve sonra ülkene dön. Böylece mücadeleni her yerde içindeki biz bilinci ile verirsin ve yaptığın şey zor ama anlamlı olacaktır. Evet dünya artık küresel bir köy ama yine de yardım için yurtdışından gelen ekipler, Türk insanın böylesi zor bir durumda bile sergiledikleri davranışlar karşısında şaşırıyorsa ve hâlâ aynı türkülerle gülüp ağlayabiliyorsak, biz bilincimiz yerinde demektir. Çatlak sesleri duymamayı tercih ediyorum.

Yorumlar