Yazlık ayakkabı giydim. Kedi sevdim. İşe gittim Çay içtim poğaça yedim. Merdiven indim çıktım, asansöre bindim. Ekrana baktım. Şiir okudum, yazı düzelttim. Bir çocuk gelsin bir uçağa dokunsun denilince, babasıyla yola çıkıp uçağa dokunmaya giden çocuk saflığı ile Virginia Woolf'un odasında dolaşmaya başladım. Sınavda gözetmen oldum. Gözetlediğim :) çocukları içimden sevdim. Birine hediye verdim. Namaz kıldım. Kur'an okudum. Birkaç kilometre bisiklet sürdüm. Mohsin Namcoo dinledim. Farsça ne güzel bir dil dedim. Yağmurda ıslandım. Sokaklar boşaldı şarkı söyledim. Fotoğraf çektim. Kahveme iki yaren buldum. Bir kıza sarıldım. Bağlı mıyım bağımlı mı cümlesi dökülünce dudaklarından bir an onu kendim sandım. İnsan hep mi böyle olur bu yaşlarda deyip şaşırdım. Gençken içi boş bir metal kova gibiyiz, ne düşse kocamaaaan ses çıkartıyor diyen Şule Gürbüz'ü hatırladım. Bu çocukların içlerindeki seslerin azaldığı vakitleri de göreyim Allah...