Ana içeriğe atla

Rutin

Bugün de akşam oldu. Akşamı nerede edeceğimiz belli midur? Az çok bellidir. İşler yolunda giderse günü evde bir bardak çay ile huzurlu bir şekilde tamamlamaktır niyet. Çay ve ev. Rutin yani. Rutin bir nimettir der Bekir Develi. Rutin kelimesini ilk duyduğumda üniversite birinci sınıfın ikinci döneminde patoloji laboratuvarında staja başlamıştım. Çalışanların arasındaki iş bölümüne göre bugün rutini teslim etme sırası bilmem kimdeymiş. Rutini teslim etmek. Bir rutin var, var olagelen ve her zamanki düzende yapılan iş yani. Bir de bunu toparlayıp bir üst merciye teslim etmek var. Üstüne düşeni yaptın verdin gitti, ohhh nasıl bir güzellik, nasıl bir rahatlama ve ferahlık. Elbette ki hepimizin bir rutini vardı. Mesela annem sabah kalkınca hemen yemeğini yapardı ya da akşam yapılması gerekenler yapılmadan asla yatılmazdı ama bunu adlandırmak ve en yüce makama gönderilmek üzere bir şükür zarfına koymak aklımıza gelmiyor çoğu zaman. Adlandırmalar her zaman önemlidir diyor Mustafa Özel Roman Diliyle İş Hayatı kitabında: Yedi yaşında medrese tahsiline başladım! Medrese deyince, aklınıza mutantan bir teşkilat gelmesin; Ağrı merkez camiindeki Kur'an Kursu'nu kastediyorum. Mahallenin ortasında, büyük bir ciddiyetle "Medrese'ye gidiyoruz" derdik. Adlandırmalar her zaman önemlidir. Çocuk da olsak etkinliğimizin bir havası, bir itibarı olmalıydı! 
 

Yorumlar