Ana içeriğe atla

Bükülüp gitti kuşlar

Böyle denk gelmelere bayılıyorum. Tam "Allahım senden sürprizli hayırlar dilerim" duasının tecellisi gibi. 




İsyan Ahlakı kitabını on yıl önce biraz karıştırmıştım. Baştan sona okuyamadım, gündemimde başka şeyler vardı o ara. Hep adını duyuyorum diye meraktan bir baktım bıraktım ama önsözü kesin okumuşumdur.

Geçenlerde eski öğrencilerimizden Mustafa, İsyan Ahlakı kitabından bir sayfanın görüntüsünü yolladı. Hocam, burada Karamürsel'in adı geçiyor, dedi. Karamürsel benim yaşadığım ilçe. Çok şaşırdım, nasıl görmemişim, dedim. Ben kütüphanede çalışıyorum. Hemen raftan kitabı alıp baktım, hiç öyle bir şey yok. Meğer kitabın son başkısına yeni bir önsöz hazırlamış yayınevi ve orada taaaa yıllar önce Karamürsel'den gönderilen bir mektuptan bahsediliyormuş. Birden kendimi gün yüzüne çıkmamış el yazması eserlerin arasında dolaşırken hayal etmeye başladım, öyle bir heyecan.

Karamürsel'den yazılan bir mektup. Yazan, Nurettin Topçu'nun öğrencisi. Demek ki bir vakitler burada yaşamış. Acaba hayatta mı ve şimdi nerede? Aldı mı beni bir merak. İnternete baktım. "Kırk Yıl Sonra Dün Gibi Nurettin Topçu" adlı bir kitabı varmış. Hemen sipariş ettim. 

Sonra geçen yıl Fatma Barbarosoglu bir köşe yazısında kendisinden bahsetmiş. Geçen haftaki yazısına cevaben on dört sayfalık bir metin gönderdiğini, bunun bir ikram olduğunu ve kendisini çok heyecanlandırdığını, yıllarca Dergah'taki denemelerinden çok şey öğrendiğini, bir devrin duygusunu ve bilgisini muhafaza eden bir şahsiyet olduğunu söylemiş. 

Yazılanları okudukça böylesine kıymetli birinin bir dönem bu kadar yakınımızda olduğunu bilmiyor olmak beni üzdü ama hâlâ burada yaşıyor olma ihtimali de neşelendirdi. Bir yıl önce seksen bir yaşında ve köşe yazılarını takip edip cevap yazacak kadar açık bir zihne sahip olan bu kişinin peşine düşmem lazım dedim. O yaşta bir insanın ikincisi adresi neresidir tahmin edersiniz. Bu arada eşim de bir ara Mustafa Kutlu'nun kendisine bu ismi sorduğunu hatırladı. Yani bendeki heyecan ona da bulaştı. Kısa bir araştırma ile bir iki sokak ötemizde oturduğunu öğrendik. 

Dün kitabım geldi, akşam yarısını okudum ve daha fazla bekleyemedim, bugün kendisini ziyarete gittim. 

Arkası yarın 🙂😉👇

Sabah kalktım, ayakkabılarımı boyadım, tırnaklarımı kestim. Yaşım elliye gelse de hâlâ öğrenciyim. Bugün bir öğretmenin karşına çıkacağım. 🙂

Kırk sene öğretmenlik yaptım, mabede nasıl girdimse sınıfa da öyle girdim, diyen Nurettin Topçu'nun talebesi ve yıllarca üniversitede öğrenci yetiştirmiş biri. 

Geçen hafta katıldığım bir programda İsmail Kara, Nurettin Topçu ile münasebetlerinden güzel örnekler verdi. Ceketini, çantasını kimseye tutturmazdı. Bilmeyenler ceketini tutmakta ısrar ederse, giymeyeceğim evladım deyip kapı önü kadar öyle gider sonra giyerdi. Ben o kadar yapamıyorum ama hocadan öğrendiğim bir şeyi devam ettiriyorum. Evine gelen herkese kendisi "terlik tutardı". Ben de onun gibi eve gelen misafirlere terlik tutuyorum, dedi. 

Muzaffer Bey'in oturduğu binayı tahmin ettiğim yerde bulamadım. Etrafa bakınırken birden acı bir sela yükseldi minareden. İçim bir cız etti, bu kadar da Türk filmi olamaz dedim ama yine de durup sonuna kadar dinledim. 

Biraz dolaşınca binayı buldum. Kapıyı tahminimden çok daha iyi görünen bir bey açtı. Muzaffer bey??? dedim. Evet, dedi. Çantamdan kitabı çıkarttım, elimde bir çiçek; heyecanla kitabınızı okuyorum ve sizinle tanışmaya geldim müsait misiniz dedim. 

Tabii ki çok şaşırdı. İlk defa böyle bir şey oluyor, dedi. Musmutlu bir şekilde ne iş yaptığımı, kendisini nasıl bulduğumu anlattım. Eskilerden yenilerden, buraya nasıl gelip yerleştiklerinden, eğitim sisteminden, müzikten, resimden bir saat kadar söyleştik. 

Böyle bire bir sohbetleri sevdiğini, kalabalık toplantıları yaşı nedeniyle pek tercih etmediğini söyledi nazikçe. Minik bir not defteri var. Onu açıp geçen hafta kendisini ziyarete gelen kişilerin isimlerini okudu, sonra benim adımı da o deftere yazdı. 

Müsade isteyip kalktım. Kapının yan tarafında duran bir çift terlik ilişti gözüme. Tam o sırada, size terlik tutmayı unuttum kusura bakmayın dedi. 

Ahh kalbim 🌿🍂

Arkası yarın dedim ama geceden yola çıktım sabahı bekleyemedim 🙂

"Sabahı beklemeyiniz dostum, geceden yola çıkınız. Olur ki uyuyakalırsınız. Sırtınızdaki çıkında ebedi gayenin dürülmüş azıkları varsa ne mutlu size."

Yorumlar