Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bağlılık Aslı - Bağlılık Hasan

Ara tatilde üç gün yıllık izin aldım, gezmeye giderim diye sonra hasta oldum evde oturdum. Eeeeep oturdum be ya. Abbas Hilmi amcanın hac günlükleri bitince beni yormayacak ne izlesem diye bakınırken aklıma Bağlılık serisi geldi. Bal süt ve yumurtayı da seyretmedim henüz. Kitabını okuyalı çok oldu. Filmleri seyretmeye cesaret edemedim o ara. Yönetmenin filmlere dair neyi, nasıl, neden yaptığını anlatışı öyle güzeldi ki kitapta, filmde aynı şeyi bulamazsam diye bir türlü elim gitmedi. Zaten hep geniş zaman ve dingin kafa filmleri sanırım bunlar. Uzun uzun boş tarlalara, uzayıp giden yollara sabırla bakma filmi. Semih Kaplanoğlu Yusuf'un Rüyası kitabında zamanı neden yatay kullandığını anlatıyor. Kendimiz unutmak için izleyeceğimiz ve hızına kapılıp gideceğimiz filmler değil. Yumurta, Süt ve Bal'ı şimdilik es geçip Bağlılık Aslı ve Bağlılık Hasan'ı arka arkaya izledim. Bağlılık Firket henüz bitmemiş galiba. Ona tekrar bakacağım. İki filmi de beğendim. Aslı'nın ...

Kuş ölür...

Bir şeyi nasıl anlarız? Yazıya devam etmeden bunu bir düşünün.  Bir şeyi nasıl anlarız?  Tersine mühendislik okumak için yazmak atölyesinde hoca derse bu soru ile başladı.  Benzetereeeek dedim kendi kendime. Yani ben herşeyi birbirine benzeterek anlıyorum. Hep bir mukayese, ölçme biçme. Hımm bak bu böyleydi o zaman o da böyledir falan.  Aslında bundan biraz da muzdariptim. Başka insanlar başka türlü anlıyor sanıyordum. Ya da anlamak denen şeyin böyle şak diye şimşek çakması gibi bir şey olduğunu. Adam bir kitabı açıyor, hiç bilmediği bir şeyi okuyor ve şak diye anlıyor, hemen, anında.  Aslında böyle de olabilir şöyle ki, okuduğuna dair zihninde başka bilgiler vardır. Yeni okuduklarını onların üzerine ekler ve anlar. Akıl dediğimiz şey de bu değil mi zaten. Var olanların arasında bağ kurmak. Var olanları bağlaya bağlaya bir yere ulaşmak. Bunları bildiğim halde, anlamak denen şeyin benzetmekten geçtiğini düşünmemiştim. Öğrenci dersi anlamıyor mesela anlamıyorum di...

Bükülüp gitti kuşlar

Böyle denk gelmelere bayılıyorum. Tam "Allahım senden sürprizli hayırlar dilerim" duasının tecellisi gibi.  İsyan Ahlakı kitabını on yıl önce biraz karıştırmıştım. Baştan sona okuyamadım, gündemimde başka şeyler vardı o ara. Hep adını duyuyorum diye meraktan bir baktım bıraktım ama önsözü kesin okumuşumdur. Geçenlerde eski öğrencilerimizden Mustafa, İsyan Ahlakı kitabından bir sayfanın görüntüsünü yolladı. Hocam, burada Karamürsel'in adı geçiyor, dedi. Karamürsel benim yaşadığım ilçe. Çok şaşırdım, nasıl görmemişim, dedim. Ben kütüphanede çalışıyorum. Hemen raftan kitabı alıp baktım, hiç öyle bir şey yok. Meğer kitabın son başkısına yeni bir önsöz hazırlamış yayınevi ve orada taaaa yıllar önce Karamürsel'den gönderilen bir mektuptan bahsediliyormuş. Birden kendimi gün yüzüne çıkmamış el yazması eserlerin arasında dolaşırken hayal etmeye başladım, öyle bir heyecan. Karamürsel'den yazılan bir mektup. Yazan, Nurettin Topçu'nun...