Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İyi niyet taşları

Taaa eskiden bir röportajda Sezen Aksu ayakkabılarının bile bir yerlerini değiştirdiğini hoşuna gitmeyen yeri kesip söküp her neyse tekrardan bir şeyler yaptığını söylemişti.  Ben de öyleyim. Aldığım bir şeyi müdahale etmeden kullanamıyorum. İlle orasını burasını kurcalayacağım. Marka ürün alıp kolunu bacağını değiştirmişliğim hatta ayakkabı kesip dikmişliğim bile vardır.  Hızımı alamayıp etrafımdaki insanları değiştirmeye kalktığımda doğrudur. Hep iyi niyetten 🥴🤭. İyi niyet cehenneme giden yolları döşeyen taşın adıydı değil mi? İçine düşmeden öğreneceğiz inşallah. Dur bakalım hayrolsun.  Bu ayakkabıyı seviyorum. Hz. Aişe'nin eşyalarımız bizi bırakmadan biz onu bırakmayız dediğini okumuştum bir yerde. Ayakkabı umrede biraz deforme olmuştu. Elden geçireyim de biraz daha yarenlik edelim dedim.
En son yayınlar

Hüseyin Akın ile Yaz Kur'an Kursu

Hüseyin Akın ile Yaz Kur'an Kursu devam ediyor. Ödevler beni zorlamaya başladı. Bu hafta altıncı ödevi yazdık.  Ödev: Kur'an ayetlerinden yola çıkarak Ebu Leheb ile kavga ediniz.  😲🙄😥😱🥺🥴🤐 bunlar konuyu okuyunca yüzümün girdiği şekiller. Ben yazmayacağım, hikâye yazamıyorum, hayal kuramıyorum dedim hocaya. Önüne gelen herkesin paralı atölye yaptığı bu devirde hoca bilaücret bizimle tek tek ilgileniyor Allah razı olsun. Gelsenize siz de. Yazarsınız dedi, biz de yazmaya çalışıyoruz zaten dedi, olduğu kadar yazın dedi. Olduğu kadar yazdım. 🙂👇 Ellerin Kurusun! Hikâye yazmak çok zor. Şimdi Ebu Leheb ile kavga edeceğim. Kim olarak? Kureyş'ten biri mi olsam acaba? Onunla beraber büyümüş, Muhammed'in eminliğine gün gün birlikte şahit oldukları bir çocukluk arkadaşı... Peygamber Safa tepsine çıkıp Ey Kureyşliler, şu dağın ardında düşman var size saldıracak desem bana inanır mısınız* dediğinde herkes gibi amcası Ebu Leheb de evet demişti. Peyga

Gazeteler

Dün kaç yıldır okumak isteyip de bir türlü bulamadığım Yenişafak kitap ekini aldım sonunda. Resmen taşra sıkıntısı:) yaşadığım yeri seviyorum aslında ama gazete satan müstakil bir bayi yok. İşyerinin altında bir market var, onlar gazetelerin eklerini getirmiyorlar. Migros ve Carrefour'a da ben gitmiyorum. Dolayısıyla kitap ekini almak hiç mümkün olmuyor.  Merkez camiinin karşısında yanından burnumuzu tutarak geçtiğimiz bir umumi tuvalet var. Meğer ikinci iş olarak gazete satmaya başlamış. Bu vesileyle çok şükür kitap ekine kavuşmuş oldum.  Sonra bütün eski gazete anıları hücum etti zihnime. Dur bunları yazayım dedim. Gerçi bu ara sürekli eskiye atıf yapan masalcı hanım teyze modumdan sıkılmaya başladım. Belki başka şeyler yazma vaktim gelmiştir. Ama bugün değil. Ayfer Tunç'un bile içindeki o masalcı teyzeden kurtulmak için zamana ihtiyacı vardı. Oturdu kapkalın " bir maniniz yoksa annemler size gelecek" kitabını yazdı. Benim de daha içimde bir şeyler var y

Zanzibarlı Seher

Tenekeci Muhit'te arkadaşlarını yazıyor. Denk geldiniz mi hiç? Burası da benim Muhit'im. Baktım ben de bir kaç arkadaş yazmışım bugüne kadar. Portre, edebi türler içerisinde bir tür. Özelliklerini bilmiyorum. İyi bir portre nasıl olmalıya dair bir fikrim yok. Ben yine fili tuttuğum yerden tarif edeceğim. Ethos, pathos, logos üçlüsünün iki kısmının yazının başından itibaren cepte olduğunu düşünüyorum. Bana itimat ediyorsunuz değil mi? Gözünüzde düzgün bir yerde durduğumu sanıyorum. Ethos tamam yani. " Ethos , konuşmacının karakteri ve güvenirliği ile ilgilidir. İkna etmek isteyen kişinin itibarı, yani nasıl davrandığı, ne söylediği, ne yaptığı, hangi değerleri temsil ettiği, hakkında bilgi sahibi olunması ve güvenilir olması, dinleyicilerin konuşmacıya güvenmesini ve onun söylediklerine inanmasını sağlar." Pathos desen, ooo her yer pathos. Yazılarda pathosdan başka bir şey yok çoğu zaman. Pathos , duygulara hitap eden bir ikna yöntemidir. Konuşmacı, dinl

Karşı Roman - Karşı Okuma

Sur Kenti hep elimin altındadır. Biraz da kıskançlıkla, tekrar tekrar okurum. Hatta bu kitap eşimle evliliğe giden yolda bize şahitlik etmiştir. Bir o çizmiştir satırların altını bir ben. Arada Sakine gözlerine mil çeker, Numan içindeki kurtla kalır ortada. Sarraf Nizamettin'in kızlarına görücü gelecek diye bir telaş kaplar bizim evi. Kocamın yüzünde Konos'un çocukluğunun, eşkıyalığının ve ermişliğinin izlerini görürüm çoğu zaman. Tahir, gerçekle hayal arasındaki perdeyi kaldırdığı için biz bir Muhyettin oluruz gömleğimiz yağmurda kurur, bir Nurettin oluruz avuçlarımızın içi boşalır. Hızlı koşamayız, anılarımız tutar bizi. Hem zirvenin bilgisine hem de kaderimizin işaretlerine vakıf olmak isteriz. Demem o ki yazarın hayatımızda bir yeri vardır ve bizim evde sıkça anılan, hatırlı bir büyüktür kendisi. Bilge Mansur Sur'u terk etmeye karar verdiğinde, bundan habersiz olan otuz yıllık öğrencisi, şehirden yayılan kötü bir koku duymaya başlamıştı. Geceyi birlikte ge