Dün Adapazarı'na gittim. Üniversitedeyken İstanbul'dan eve hep trenle dönerdim ve en büyük korkum uyuyakalıp İzmit'i geçmekti. Adapazarı, gece karanlığında korkulu rüyalar ülkesiydi. Önce sabah erkenden vapurla Hereke'ye geçtim. Yol boyu Nuh Çimento fabrikasına baktım :) o da çocukluğumun ayrı bir hikâyesi. Çarli'nin Çikolata Fabrikası var, bizim çimento, vay başıma gelene :) Fabrikayı bir boyasalar keşke dedim sonra çok masraflı geldi gözüme yapmazlar, gereksiz harcama olur, dedim. Bir de o kadar ayrıntı var ki, gökyüzüne doğru uzadıkça uzayan borular. Kim kurmuş acaba diye kısa bir google araştırması Nadir Kitap'tan bir siparişle sonuçlandı. Elbette bir Kayserili. Neyse bu konu uzar. Ekşi'de Nuh Çimento başlığını okuyun. Trenden indim ve nereye gideceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Bir şehri tanımaya nereden başlarsınız? Camilerinden başlasak güzel olur bence. İstasyondan çıkıp biraz yürüyünce Orhan Camii'ne geldim...